Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
2020/581 Esas
2022/1539 Karar
17/11/2022
“Kanunda geçen “hâline münasip ev”in ne olduğu, borçlunun aylık geliri, sosyal statüsü, aile fertlerinin sayısı itibariyle küçük veya büyük bir eve ihtiyacı olup olmadığı gibi veriler dikkate alınıp incelenerek tespit edilmelidir (Muşul, Timuçin: İcra ve iflas Hukuku, İstanbul 2008, s. 517). Örneğin borçlu ve ailesi bakımından makul ölçüleri aşan oda ve salona sahip olan ve ikâmet için zorunlu öğeleri aşan yerler maddede belirtilen “hâline münasip ev” kriterinin dışında kalır. Borçlunun görev ve sıfatı da tek başına az önce belirtilen nitelikleri aşan görkemli bir evde ikâmet etmesini gerektirmez (Cenk, Akil: Yargıtay Kararları Işığında Hâline Münasip Evin Haczedilmezliği İddiası, AUHFD 60 (4) 2011, s. 775-808). Bir meskenin borçlunun hâline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir. Buradaki “aile” terimi, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınabileceği hâline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen taşınmazın kıymeti bundan fazla ise İİK’nın 82. maddesinin son fıkrasına göre satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı hak sahiplerine ödenmelidir.
Diğer taraftan İİK’nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 4. bendi uyarınca ” borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi” haczedilemez. Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması gerekir. Bir başka ifade ile geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi hâlinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Somut olayda, genel haciz yolu ile ilamsız takipte şikâyet konusu taşınmazların tapu kaydına 06.05.2015 tarihinde haciz konularak, İİK’nın 103. maddesine göre düzenlenen davetiye borçluya 11.06.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçlu vekili yasal yedi günlük süresinde 17.06.2015 tarihinde haczedilmezlik şikâyeti ile icra mahkemesine başvurmuştur. Borçlu vekili şikâyet dilekçesinde, haczedilen tüm taşınmazların çiftçilik yapan müvekkili tarafından tarım arazisi olarak kullanıldığını, Mutaflar Köyü 102 ada 3 parselde kayıtlı taşınmaz içerisinde müvekkilinin ailesi ile birlikte ikamet ettiği meskeninin bulunduğunu, evin bulunduğu parselin önündeki tarlada müvekkilinin buğday ziraati yaptığını ileri sürmüştür.
Şikâyet konusu Mutaflar Köyü 102 ada 3 parsel tapu kaydında 4.848 m2 olup, içerisinde kargir ev olan incir bahçesi vasıflıdır. Mahkemece alınan 18.03.2016 tarihli ziraat mühendisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; 102 ada 3 parselin içerisinde beş adet 50-60 ve üç adet yaşlı zeytin ağaçları bulunduğu, ev hayvan barınağı ve avlusu dışında kalan yaklaşık 4 dekarlık alanda hayvanların yem ihtiyacı için yem şalgamı ekili olduğu, gelir hesabının bu ürün ve arazide mevcut verim veren meyve ağaçları üzerinden yapılacağı, taşınmazdan elden edilen net yıllık gelirin 1.556TL olduğu bildirilmiştir. 01.04.2016 tarihli inşaat mühendisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda ise; 102 ada 3 parsel üzerinde eklenti olarak yapılan tek oda ile birlikte 90 m2 mesken, 28,50 m2 hayvan barınağı, 28.50 m2 sundurma örtünün bulunduğu, zemin hariç yapıların toplam değerinin 41.917,38TL olduğu, meskenin borçlunun hâline münasip olduğu, borçlunun hâline münasip başka bir evi ortalama 60.000TL’ya alabileceği bildirilmiştir.
Mahkemece 102 ada 3 parselde bulunan borçlunun ailesi ile birlikte oturduğu evin değerinin 42.375,45TL (doğrusu 41.917,38TL) olduğu, hâline münasip bir evin değerinin ise 60.000TL olduğu, 102 ada 3 parsel ile şikâyet konusu diğer taşınmazlardan elde ettiği kazançlardan başka borçlunun kazancının bulunmadığı gerekçesi şikâyetin kabulü ile şikâyet konusu taşınmazlar üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiştir. Alacaklı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece sair temyiz itirazlarına karar verildikten sonra 102 ada 3 parsel yönünden taşınmazın, zemin ve üzerindeki yapıların toplam değeri üzerinden meskeniyet iddiasının değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile karar bozulmuştur. Şu hâle göre şikâyet konusu Mutaflar Köyü 102 ada 3 parsel sayılı taşınmaz arsa vasıflı olmayıp, 18.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda zirai taşınmaz olarak değerlendirilerek, yapılar dışında kalan alanda gelir hesabı yapılmıştır. Mahkemece yapıların dışında kalan kısmı yönünden zirai taşınmaz olarak değerlendirilerek haciz kaldırılmıştır. Taşınmaz köy içerisinde olup, arsa vasfına dönüşmesi de mümkün değildir. Haciz konulan evin değeri, bilirkişinin belirlediği borçlunun hâline münasip meskenin değerinden düşük olduğundan haczin kaldırılması yerindedir. Hâl böyle olunca ilk derece mahkemesinin direnme kararı yerinde olup onanması gerekmiştir.”

